Magazini severim. Eğlencelik olarak, kafa dağıtmak için birebirdir. Magazini kötüleyenleri de anlamam. Bir ürün var ve alıcısı var ve bu alıcı sadece bir kesimden değil, toplumun her kesiminden.
Ayrıca magazinin de bölümleri var. Örneğin sadece zenginlere dönük cemiyet hayatı diye bir kavram var. İlginç bir olay. Sanki zenginler kendi aralarında dergi çıkartıyor, program yapıyor gibi bir şey. Halkın yüzde 99'u bu cemiyet hayatına illet olsa da yüzde 1'lik kesim için üretiliyor ve satıyor. Kârlı bir iş olsa gerek ki piyasada bu tip dergilerden birkaç tane var.
Alem, Hello vs. bu yazının konusu değil.
Gazetelerin magazin ekleri var. Bu eklerin yazarları var. Bazıları pek ünlü. Ayşe Özyılmazel, Cengiz Semercioğlu, Onur Baştürk, Rahşan Gülşan vb. pek çok köşe yazarı mevcut. Bu yazarların köşelerinin belirli bir konusu yok. Siyaset, spor, magazin, yedikleri, içtikleri, gezdikleri her şeyi yazıyorlar. Bazıları TV'de program yapıyor, A.Ö. gibi gaza gelip kötü albüm yapanlar var, sınırsız övgüden müthiş bir ego kurup sesi olmasa da albüm yaparım diyen var.
Bu yazarlar birbirlerini sevmiyorlar. Bunu anlamak için psikolog olmaya gerek yok zira yazılarından zaman zaman anlıyorsunuz aralarındaki ilişkiyi. Ben bu ilişkileri çözmeye çalışıyorum bir süredir. Aralıklarla girilen çıkar ilişkilerini, bu ilişkilerin getirdiklerini anlamak lazım zira bu ekler aynı zamanda reklam mecraları. Köşeler dönem dönem markalara ayrılıyor. Ölçüsüz övgü gırla.
Bu da ayrı bir yazı konusu.
“Şahan’la teknede fotoğrafların geldi” diye mesaj attım Ayşe’ye, ilk sorusu “Nasıl gözüküyorum, selülitlerim var mı” oldu. “Fıstık gibisin” dedim.
“Öyleyse bas” demedi tabii... “Sakın basma. Bir şey olsa sana söylerim, biliyorsun” dedi.
Beş ay önce Şahan’a “Gerçek Recep İvedik” demişti, Merve Sevi’ye de akıl vermişti Ayşe. Şimdi Şahan’la teknede iki tepsi kahvaltı yiyor. Demek ki neymiş; gazetecilerle sanatçılar arasındaki kırgınlıklar geçiciymiş."
Bu alıntı Cengiz Semercioğlu'nun yazısından. Ayşe Özyılmazel de kendi köşesinde dün ve bugün olaya değinmiş.
Bu yazıyı başkası yazsa C.S. "Haber verilir mi hiç, haberin doğasına aykırı" konulu bir köşe döşenmiş ve bir günü daha kurtarmıştı. Malum kendisi Ömer Üründül'ü yemek ısmarladığı için eleştirirken(elinde tek bir kanıt, kare, fiş olmadan) şirketlerle her türlü bedava geziye gidiyor ve köşesinde veya ekinde bu gezilere yer veriyor. Ama bu sorun değil tabi.
Ben bu magazini sevmiyorum. Nerede eski Televoleler. Hesapsızca herkesi yakalayan muhabirler.
Foto Kaynağı: Gazeteport