Sorusu Olan?

Search-Ara
FVP - Frequently Visited Pages
Wishlist
  • Bounce: How Champions are Made
    Bounce: How Champions are Made
  • My Father and Other Working Class Football Heroes
    My Father and Other Working Class Football Heroes
  • Just My Type: A Book About Fonts
    Just My Type: A Book About Fonts
  • A History of the World in 100 Objects
    A History of the World in 100 Objects

Entries in Hürriyet (2)

Cumartesi
Tem172010

Üründül'ün cevabı üzerine

Ömer Üründül ile tanışmışlığım vardır. Yurtdışında milli maçlara gitmişliğimiz vardır. Yanılmıyorsam Malta'da bir akşam yemeği de yemiştik bir grupla ve herkes kendi yediğini ödemişti. 

Ömer Üründül bu Dünya Kupası'nda çok eleştirildi. Bazıları haklı, bazıları haksızdı. Bazı eleştiriler terbiye sınırını da aştı. 

Ömer Üründül bugün gazetesine yazdığı yazıda bu eleştirilere üç aşamalı bir cevap vermiş. 

İlk cevap Cengiz Semercioğlu'na. Ama Kelebek ekinin yayın yönetmeninin adını yazma gereği bile duymamış.

"Futbolsever adına vermeye çalıştığım bu hizmeti bazı kişilere yemek ısmarlamam ve ücret almamam sayesinde yerine getirdiğimi iddia edecek seviyesizliğe kadar indi bu eleştiriler."

(Semercioğlu'nun sitesi Medyatava cevabı üzerine almamış. O yazıyı manşet yapan aynı Medyatava'ydı bu arada)

İkinci cevap Hürriyet Gazetesi'nin spor sayfalarına. 

Malum Hürriyet Spor Sayfası anketler yaptı, köşe yazarlarının görüşlerini aldı ve adeta anti Üründül kampanyası yürüttü. Bu kampanyanın fitilini Hıncal Uluç ateşlemiş olabilir zira Uluç'da görüşlerini bu sayfalarda tekrarlamıştı. Ayrıca Hıncal Uluç ve Hürriyet Spor Müdürü Mehmet Arslan NTV'de program yapıyorlar.

"Doğan Medya Grubu'nun ilk evladı Milliyet'te yazarlık yapmış olmama rağmen yine aynı grubun bir başka yayın organı olan Hürriyet'teki sanki organize karalama kampanyasına herhangi bir üst düzey yöneticinin tepki koymaması düşündürücüdür. Hele hele patronaj sınıfının bu karalama kampanyasına adeta göz yumarcasına sessiz kalışı beni üzmüştür."

Burada sitem edilen kişi Aydın Doğan olsa gerek. Ömer Üründül'ün Doğan grubuyla ortak bir işi var mı bilmiyorum. Ama TAB Gıda iyi bir reklamverendir. 

Üçüncü cevap ise Hıncal Uluç'a. Uluç'un ağır eleştirilerinin sebebi olarak Üründül'ün, Uluç'un gelir kapısını kapatması olduğunu düşünüyorum. O yönde birkaç işaret de var yazının içerisinde. 

"Ancaaak... Bir kişi var ki, artık ona cevap yazmazsam bunun eksikliğini ciddi şekilde hissederim. Bu kişi de Hıncal Uluç'tur. Hıncal Uluç 17 Mayıs 2000 tarihindeki Galatasaray'ın Kopenhag'da Arsenal karşısında elde ettiği büyük zaferin yayını sırasında yorumcu olarak görev yapmamı ve futbolsevere hizmet etmemi o tarihten beri nedense hazmedememektedir. Ve o günlerden bu yana, yani 10 yıldan beri Hıncal Uluç beni en ağır şekilde ve sürekli eleştirmeyi adeta kendisine görev bilmiştir. Özellikle de son iki yılda TRT Genel Müdürü Sayın İbrahim Şahin'i de hedef almak gibi, bir yazara hiç de yakışmayan bir tavır almıştır. İnsanın böyle bir anlayışın sergilenmesinden sonra ister istemez aklına bir soru gelmektedir: Acaba Hıncal Uluç olimpiyatlar ve Dünya Kupası'nda TRT tarafından yorumcu olarak görevlendirilseydi aynı tepkileri sergiler miydi? 
Dünkü yazısında "Ömer Üründül futboldan hiç anlamıyor" diyor. Benim futbol bilgimi ölçmek isteyen kişinin önce kendisinin futboldan anlaması lazım. Hıncal Uluç'un futboldan hiç anlamadığı herkesin malumudur. Bütün dünyanın Maradona ile tahta çıkardığı adama, "Messi de futbolcu mu?" diye yazması bu konuda en son canlı örnektir.
Şimdi Hıncal Uluç'a bir soru sorup onun bu konudaki cevabını bekliyorum: TRT'nin yanında TV8'de iki sene İngiltere Premier Ligi'ni yorumladım. Star TV'de 5 sene Şampiyonlar Ligi yorumculuğu yaptım. 2006 Dünya Kupası'nı Kanal 1'de yorumladım. Euro 2008 Grup Elemeleri'nde Türkiye'nin maçlarını ATV'de yorumladım. Ayrıca Türkiye'nin üçüncü olduğu Euro 2008'i yine ATV'de yorumladım. 14 yıldır bu kanallar da dahil her yerde benim yorum yapmamın Hıncal Uluç gözüyle nedenini çok merak ediyorum."

Üründül eleştiriyi yaparken Uluç'un futbol cehaletini de vurguluyor. TRT Genel Müdürü'nün eleştirilme sebebi olarak Uluç'un iş alamamasını gösteriyor.

Ben Ömer Üründül'ün Dünya Kupası yorumlarını beğenmedim ama Cengiz Semercioğlu, Hıncal Uluç ve benzerlerinin yorumlarındaki seviye düşüklüğüne Üründül'ün en kötü yorumunu tercih ederim.

Salı
Tem132010

Magazin Olayı

Magazini severim. Eğlencelik olarak, kafa dağıtmak için birebirdir. Magazini kötüleyenleri de anlamam. Bir ürün var ve alıcısı var ve bu alıcı sadece bir kesimden değil, toplumun her kesiminden. 

Ayrıca magazinin de bölümleri var. Örneğin sadece zenginlere dönük cemiyet hayatı diye bir kavram var. İlginç bir olay. Sanki zenginler kendi aralarında dergi çıkartıyor, program yapıyor gibi bir şey. Halkın yüzde 99'u bu cemiyet hayatına illet olsa da yüzde 1'lik kesim için üretiliyor ve satıyor. Kârlı bir iş olsa gerek ki piyasada bu tip dergilerden birkaç tane var.

Alem, Hello vs. bu yazının konusu değil.

Gazetelerin magazin ekleri var. Bu eklerin yazarları var. Bazıları pek ünlü. Ayşe Özyılmazel, Cengiz Semercioğlu, Onur Baştürk, Rahşan Gülşan vb. pek çok köşe yazarı mevcut. Bu yazarların köşelerinin belirli bir konusu yok. Siyaset, spor, magazin, yedikleri, içtikleri, gezdikleri her şeyi yazıyorlar. Bazıları TV'de program yapıyor, A.Ö. gibi gaza gelip kötü albüm yapanlar var, sınırsız övgüden müthiş bir ego kurup sesi olmasa da albüm yaparım diyen var.

Bu yazarlar birbirlerini sevmiyorlar. Bunu anlamak için psikolog olmaya gerek yok zira yazılarından zaman zaman anlıyorsunuz aralarındaki ilişkiyi. Ben bu ilişkileri çözmeye çalışıyorum bir süredir. Aralıklarla girilen çıkar ilişkilerini, bu ilişkilerin getirdiklerini anlamak lazım zira bu ekler aynı zamanda reklam mecraları. Köşeler dönem dönem markalara ayrılıyor. Ölçüsüz övgü gırla.

Bu da ayrı bir yazı konusu.

 

“Şahan’la teknede fotoğrafların geldi” diye mesaj attım Ayşe’ye, ilk sorusu “Nasıl gözüküyorum, selülitlerim var mı” oldu. “Fıstık gibisin” dedim.

“Öyleyse bas” demedi tabii... “Sakın basma. Bir şey olsa sana söylerim, biliyorsun” dedi. 

Beş ay önce Şahan’a “Gerçek Recep İvedik” demişti, Merve Sevi’ye de akıl vermişti Ayşe. Şimdi Şahan’la teknede iki tepsi kahvaltı yiyor. Demek ki neymiş; gazetecilerle sanatçılar arasındaki kırgınlıklar geçiciymiş."

 

Bu alıntı Cengiz Semercioğlu'nun yazısından. Ayşe Özyılmazel de kendi köşesinde dün ve bugün olaya değinmiş. 

Bu yazıyı başkası yazsa C.S. "Haber verilir mi hiç, haberin doğasına aykırı" konulu bir köşe döşenmiş ve bir günü daha kurtarmıştı. Malum kendisi Ömer Üründül'ü yemek ısmarladığı için eleştirirken(elinde tek bir kanıt, kare, fiş olmadan) şirketlerle her türlü bedava geziye gidiyor ve köşesinde veya ekinde bu gezilere yer veriyor. Ama bu sorun değil tabi.

Ben bu magazini sevmiyorum. Nerede eski Televoleler. Hesapsızca herkesi yakalayan muhabirler.

Foto Kaynağı: Gazeteport