Teknik direktör gelir, teknik direktör gider
İki futbol yazısı üst üste. Bakalım nasıl olacak.
Frank Rijkaard'ın sözleşmesi karşılıklı feshedildi. 4,5 milyon Euroluk bir tazminat ödendi. Rijkaard yerine Fatih Terim'in geleceği konuşuluyor ama ben biraz farklı bir şeyden bahsetmek istiyorum.
Seçilmiş bir kulüp başkanı yönetim kuruluna danışarak takımı üzerinde pek çok tasarrufta bulunabilir. Sonuçta gidişattan memnun değildir. Kafasında bambaşka bir plan vardır. Yaptığı hatayı anlamış olabilir. O günü kötü geçer vs. onlarca sebep sayabilirsiniz.
Taraftarlar başkanın icraatından memnun olmayabilir. Bir daha seçilmemesi için çalışmalar yaparlar. Kulübe üye olmak için çaba sarfederler, seslerini bir şekilde duyurururlar, bazen bir blogdan, bazen tribünden.
Kulüp başkanı kulübün üyelerine bir söz vermiş ve bu sözü tutmamış olabilir. Anlaşılır, anlaşılmaz, kabul edilir, edilmez mazeretleri vardır. Hesabını genel kurulda verir, yoluna devam eder veya edemez.
Futbol dediğimiz sahaya çıkmadan önce başlayan politik, psikolojik, sosyal bir savaş. Pek çok cephesi var. Bu savaşın galibi olmak için hatasız bir organizasyon ilk şartınız. Böyle bir organizasyonunuz yoksa bir son dakika zaferi, dengenizi yıllar boyu bozabiliyor. Kurduğunuz dev aynaları hayalkırıklıklarıyla ardarda çatlamaya başlıyor.
Sonuçta panikle çeşitli hamleler yapıyorsunuz. Azı doğru çoğu yanlış.
Rijkaard'ın gönderilmesi ve yeni bir teknik direktörün getirilmesi konusuna bu açıdan bakmak lazım. Sabırsız bir camianın, modern görünümlü ama aslında geleneksel ve muhafazakar olan yöneticisinin hamlelerinden bir tanesidir.
Tutar mı tutmaz mı bilemiyorum. Çok da umurumda değil.
Ama bu hamlenin bir noktada büyük bir zarar vereceğine eminim. Bu zararın hangi taraftan(ekonomik, sportif, yönetimsel) olacağını kestiremiyorum sadece.