Sorusu Olan?

Search-Ara
FVP - Frequently Visited Pages
Wishlist
  • Bounce: How Champions are Made
    Bounce: How Champions are Made
  • My Father and Other Working Class Football Heroes
    My Father and Other Working Class Football Heroes
  • Just My Type: A Book About Fonts
    Just My Type: A Book About Fonts
  • A History of the World in 100 Objects
    A History of the World in 100 Objects
« Muhabir ofsayta düşerse | Main | Doping kontrolü medyaya engel değil »
Cuma
Ağu202010

Transfer neden yapılır?

 

Bu yazının okuyanların dillerinin ucuna "çok bilmiş", "laf olsun diye yazmış", "ne anlarsın sen" veya daha ağır lafları getirmemesi dileğiyle başlıyorum.

Herhangi bir takımımız neden transfer yapıyor bunun cevabını arıyorum.

Temel bir cevap var aslında; o da "Takımın daha başarılı olmasının yolu iyi futbolculardan geçer" varsayımı. Ama bu denklemin bir ayağı aslında.

Sadece iyi futbolcular transfer ederek başarılı olmanız çok mümkün değil.  İyi bir teknik direktör, iyi bir yönetim ve sadık bir taraftar tabanı başarıyı etkileyen diğer ana faktörler. Taraftarları bir kenara bırakırsanız bu filmin iyi olması için elimizde sadece iyi değil çok iyi oynanması gereken üç rol var. 

Takım

Teknik Kadro

Yönetim

Bir futbol takımı transfer yaparken bu üçlünün iki ayağı bir araya geliyor ve takımı daha güçlendirecek oyuncuları belirliyorlar ve uygun şartları sağlayarak bu oyuncuları takımın parçası yapıyorlar. Taraftarlar da bu transferlerden genellikle memnun oluyor. Performans ve ün(reputation) dengesine göre futbolcunun değeri artıyor ve azalıyor.

Galatasaray, Giovanni Dos Santos'u aldığı zaman futbolcu havaalanında karşılandı malum. O zaman taraftarların gözünde değeri 100 üzerinde 80'di diyelim. Büyük beklentiler sahadaki performansla desteklenmeyince kiralık sözleşmesi uzatılmadı ve eleştiriler eşliğinde Dünya Kupası'na uğurladık kendisini.

 

Benzer bir yaklaşımı Jo'da da görebiliriz. Yakında Elano da bu ekibe katılacaktır(Şimdi olmasa da Ocak ayında kendisi uğurlanır).

Daniel Guiza benzer bir örnektir, yerli transfer olarak Ayhan Akman'ın Beşiktaş'taki durumu veya Tabata da.

Gelmek istediğim nokta şu;  

Transfer bir beklenti yönetimidir. Bunu yönetemeyen yöneticilerle takımınızın aldığı her futbolcuyu Messi ayarında zannedersiniz. Öyle performans ve katkı beklersiniz. Gider havaalanında karşılarsınız. Ama alınan eninde sonunda takımında miadını doldurmuş bir futbolcudur. Bir dönem birinci sınıf performans göstermiş olabilir ama sonuçta profesyonel niyetler, futbolculuk becerisinin önüne geçmiştir ki o futbolcu ülkemizde bir futbol takımını tercih eder. Taraftar her transfer döneminde yönetimin beklentileri yönetememesinin kurbanı olur. Bundan hem yönetim hem de medya çok ciddi kazanç sağlar. Yönetim miadını uzatır, gazeteler satar, TV'ler izlenir.

Futbolseverler medyanın da ciddi desteği ve yönlendirmesiyle özellikle son yıllarda bir takımın sadece transferler sayesinde başarılı olacağını düşünüyor. Hemen hemen tüm mecralar bu sistem üzerine tiraj planlıyor. Yöneticiler iyi bir transferle "yeter" tezahüratını kestiğini de gördü. "O zaman bunu da bayana kadar devam ettirmek gerekiyor." 

Ama iyi transfer yapmak, çok para harcamak futbolda başarıyı getirir mi orası tartışmalı. Geçen sezonun Galatasaray'ını bu açıdan iyi incelemek gerek. Keza geçen sezon ve bu sezon Manchester City'i de.

En başa dönelim;

Transfer neden yapılır? 

"Takımın daha başarılı olmasının yolu iyi futbolculardan geçer" 

Bu yaklaşım doğru ama tek yönlü. Transfere odaklanıp paraları saçma sapan adamlarla çarçur etmektense, transfer yapmadan veya bonservissiz oyuncu kovalayarak, vizyoner bir teknik direktörle her sene iyi futbolu ön plana koyan bir takımın taraftarı olmayı tercih ederim. Bu takımı yöneten kadroların dünya futbolunu yakından takip etmesi ve modern futbol yönetiminden haberdar olmaları tercihimdir. 

Bunu beceremeyen futbol kulüplerinin ileri gideceğine inanmıyorum. Bu kulüpler Messi'yi de getirse, Zlatan'ı da önümüzdeki sene aynı tartışmaları yine yaşayacaklardır. Zira bir ekip en zayıf oyuncusu kadar kalitelidir. Bizim ülkemizde en zayıf halka ise genellikle yönetimler, ardından teknik kadrolar, en son olarak da oyunculardır. 

 

Reader Comments

There are no comments for this journal entry. To create a new comment, use the form below.

PostPost a New Comment

Enter your information below to add a new comment.

My response is on my own website »
Author Email (optional):
Author URL (optional):
Post:
 
Some HTML allowed: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <code> <em> <i> <strike> <strong>