Sorusu Olan?

Search-Ara
FVP - Frequently Visited Pages
Wishlist
  • Bounce: How Champions are Made
    Bounce: How Champions are Made
  • My Father and Other Working Class Football Heroes
    My Father and Other Working Class Football Heroes
  • Just My Type: A Book About Fonts
    Just My Type: A Book About Fonts
  • A History of the World in 100 Objects
    A History of the World in 100 Objects

Entries in medya (8)

Cumartesi
Oca172009

Cengiz Semercioğlu üzerine

Ya gerçekten akıl almaz bir şey. Semercioğlu dün TRT Çocuk'ta Zaman reklamı yapılıyor diye çok ciddi bir yazı yazdı. Daha sonra TRT'den tekzip geldi. Böyle bir şey yok diye. Cengiz Semercioğlu bir gazeteci arkadaşımdan duydum. Sonra Pazartesi gününden itibaren kayıtlara baktım yokmuş diye özür diledi. Dilerken olmuş olabilir lafını vurguladı.

Bugün yazısını yazmış bir kez daha. Galiba önceden yazmış ve düzeltmeyi unutmuş ve şu ifadeleri yazmış.

"Son olarak da TRT Çocuk kanalında Zaman reklamı yaparak tüy diktiler."

Sen dün bunun için özür dilemedin mi Cengiz Semercioğlu. Bugün tekrar aynı hatayı yapmak ne oluyor. Yoksa yazıları başkası yazıyor da bu düzeltmeden habersiz mi?

Perşembe
Eki022008

Basınla kavga

Yanılmıyorsam Ediz Sırapınar imzalı yazı bu. Tarih 30 Eylül:

"Örneğin Aziz Yıldırım... Politikaları Kadıköy’ü karıştırdı. Yanlış transfer hamleleri Fenerbahçe’yi 20 yıl geriye attı. Sadece kafasına uyuyor diye emekliliği için gün sayan 70 yaşındaki Aragones’i tercih eden, Samandıra’da disiplin sağlayacağını düşünen başkan daha 3. hafta tesislerde balans ayarı yapmaya başladı.
Televizyon ekranlarında “futboldan da anlarım betontan da” diyerek, icraatlarından geri adım atmadı, camiaya “merak etmeyin” mesajı yolladı. Ama saha sonuçları onu hiç de doğrulamadı. İstikrarı kendine yol haritası yapan Yıldırım önce “Fenerbahçe‘yi şampiyon yapıp, kariyerimi noktalayacağım” diyen hocasının nasıl fişi çabucak çekmeye hazırlandığını açıklamalı. Başarıya aç, hırslı, hedefleri olan bir teknik adam getirmek yerine niye şöyle bir Türkiye’ye uğrayıp, banka cüzdanını kabartmaktan başka bir gayesi bulunmayan Aragones’i Zico’ya tercih ettiğini anlatmalı.
Kongre üyelerine “Paramız var harcayacağız tabii” nutukları attıktan sonra neden ikinci sınıf futbolculara yatırım yaptığının da bir izahı olmalı. Yoksa Yıldırım efsanesi hızla eriyor, bunu unutmamalı."

Bence biraz ağır ama Fenerbahçe'nin yanıtı gecikmiyor:

"Bugün tarihli Milliyet Gazetesi'nde Ediz Sırapınar adlı bir şahsın kaleme aldığı yazıda, Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım ve kulübümüzün transfer politikası yakışıksız bir üslup ile eleştiriliyor. Fenerbahçe'nin bir kez bile antrenmanını izlememiş, Samandıra'nın yerini dahi bilmeyen, maçlarımızı da tribünden ne sıklıkla izlediği tartışılır bu ve benzeri kişilerin gazete sayfaları ve köşelerinden transferler ve camiaların yöneticileri hakkında hadlerini aşan yorumlarda bulunmaları yakışık almamaktadır. Ediz Sırapınar, gazetecilik konusunda hangi eğitimi almış, hangi okuldan mezun olmuş, hangi basın kurumlarında çalışmış, hangi futbol takımlarını hangi yıllarda sürekli takip etmiş ya da futbol dünyasında aktif olarak kaç yılını harcamıştır da bu eleştirileri yapma hakkını kendinde görmektedir?.
Ancak Sırapınar'ın eleştirdiği takımımızın, hocası Sayın Aragones'dir. Aragones yıllarını futbola vermiş, Atletico Madrid'in yanı sıra, Barcelona, Sevilla, Valencia, Espanyol, Betis, Oviedo ve Mallorca takımlarında hocalık yapmış ve son olarak da İspanya Milli Takımı'nı Avrupa şampiyonu yapmış bir hocadır. Eleştirilere maruz kalan futbolcumuz Güiza dünyada futbolun en kaliteli liglerinden biri olan İspanya Ligi'nde penaltısız gol kralı olmuş ve kendini tüm dünyaya kanıtlamış bir oyuncudur. Bir diğer transferimiz Emre Belözoğlu, Türk futbolunun son yıllarda yetiştirdiği en büyük değerlerden biridir ve Avrupa Şampiyonası'nda bize gurur yaşatan Milli Takımımızın da kaptanıdır. Ediz Sırapınar adlı şahsın eleştirilerine maruz kalan transferlerimizin kariyerleri ortadadır. Peki Ediz Sırapınar hangi kariyer ve sıfatla bu eleştirileri kaleme almaktadır? Gazete yönetimlerinin ve asıl spor basını emekçilerinin de bu tarz kişilere kendi aralarında yer vermemeleri gerektiği ortadadır. Fenerbahçe Spor Kulübü'nün herkesçe malum gerçekleri ve doğrularını eleştirmek bu gibi kişilerin haddi değildir."

Bu da Fenerbahçe'den haddini aşan bir açıklama. Eleştirinin fazlası hakaret olursa onla ilgili dava açarsınız, açamayıp böyle bir açıklama yapıyorsanız da koca kulübü bir Ediz Sırapınar seviyesini indirirsiniz. Bu ülkede basınla kavgayı yapan sadece başbakan değil. Sportif anlamda da ciddi husumetler devam ediyor.

Salı
Ağu122008

"Basında Güven" bu mu?

Haberin içinde Aziz Yıldırım'ın adı geçmiyor. Sabah Kezman'ı hedef gösterenler, akşam Aziz Yıldırım üzerinden prim yapmaya çalışıyorlar. Partizan maçı basın toplantısında başladı ne demek ya... Karı kız üzerinden ve yalan yanlış başlıklarla toplayın ziyaretçileri ama logonuzun altında yazan şeye saygınız olsun. Basında Güven filan hikaye, karı kız şahane...

Haberin tam metni

Salı
Tem222008

Oray Eğin'le ilgili yazılmış en iyi yazı

Bunu her yerde söylüyorum. Oray Eğin'i her gün okuyorum ama hiç sevmiyorum. Herşeyi yapmacık, tüm yazdıkları sahte, tüm doğruları yanlış geliyor bana. Sabah'tan Ecevit Kılıç, Oray Eğin'i konu etmiş Sabah'taki köşe yazısına. Oray Eğin'e onun tarzında verilmiş bir cevap olmuş. Eğin'le Sabah'ın ekler yayın yönetmeni Elçin Yahşi'nin arasını açtığı bile iddia edilmiş. Yazıdan bir kaç parça şöyle, kendisi ise şu linkte:

"Perihan Mağden'in Cumhurbaşkanlığı resepsiyonunda içkiyi çok kaçırıp kustuğunu yazdı. Yazdıkları içinde sadece Perihan Mağden'in resepsiyonda bulunduğu doğruydu, gerisinin açık bir iftira olduğu mahkeme kararıyla yayımlanan tekziple anlaşıldı. Gazetecilik kariyerini Perihan Mağden'e saldırmak üzerine kuran Eğin'in, kariyerinin diğer ayağında Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'e yaranmak var. Eğin'in Özkök'lü yazıları daha çok insan kaynakları bölümüne yollanmış iş başvuruları gibi... Belki de istediği Ertuğrul Özkök'ün kendisini kabul etmesi, övmesi hatta bir kez de olsa yazısında değinmesi. Sadece Özkök mü? Hayır. Aslında Eğin, medyanın 'birinci ligi' olarak nitelendirdiği yazarlara bırakın hakaret etmeyi, haklarında basit bir eleştiri yazısı bile yazmaz. Hıncal Uluç, Güneri Cıvaoğlu, Oktay Ekşi... Aksine, bu isimleri eleştiren yazılar çıktığında da durumdan vazife çıkarıp, onlar adına cevaplar yazıyor."

"Kendisini işe almayan büyük bir gazetenin genel yayın yönetmenine AKP ve medya ilişkisini bahane ederek 'omurgasız' diye hakaret etmeyi de 'hayli etik' buluyor olmalı... İlginç olan Eğin'in son dönemdeki 'politik tavır' içeren yazılarındaki Soner Yalçın izi. Yalçın'ın düşmanlarını, düşmanı olarak belleyen Eğin, bu mevzide en önde yer alan, 'saldır' komutuyla birlikte taarruza geçen bir sıra neferi gibi. Herkesin devirdiği çamları yazmakta tereddüt etmeyen Eğin, daha birkaç hafta önce Türkiye'de tutuklanan ilk paşanın Ergenekon Operasyonu'nda gözaltına alınan emekli orgeneraller değil 'Celil Gürkan' diye düzelterek, Kazım Karabekir'i atlayan Soner Yalçın'ı görmezlikten geliyor. Eğin'in Ergenekon operasyonunda tutuklanan İşçi Partili Adnan Akfırat hakkında yazdığı yazı tam bir Soner Yalçın 'Franchising'i sayılır. Başka bir deyimle o yazı tam bir Soner Yalçın kalemi..."

Cumartesi
Tem122008

Klasik fotolar


Ellerini yıka evladım

Dünyada klişelerin bu kadar ele geçirdiği bir meslek daha var mıdır acaba? Foto muhabirliğinden söz ediyorum. Bunu yazmama neden olan olay ise bu akşam meydana geldi. Yelena Isinbayeva 5.03'le kendine ait Dünya Rekoru'nu iki santimle geliştirdi. Müthiş bir sevinç tabii. Foto muhabirleri sahayı işgal etti. Isinbayeva'yı skorboardun yanına götürdüler. Amaç yukarıdaki fotonun benzerini çekmek. Ama o da ne skorboardda rekor yazmıyor. Hemen birkaçı bağırmaya başladı olur mu kardeşim(what the fuck brother) falan filan. O foto allahın emri ya çekecekler. Birisi de gitse farklı bir şey düşünse dedim kendi kendime. O an aklıma Türkiye'deki foto muhabirleri geldi. Yeni gelen futbolcunun çektirdiği fotolar, bayrak öpmeler falan filan, sonra kupa sevinçleri fotolarını düşündüm. Hepsi aynı. Ondan sonra dedim ki bu foto muhabirliği mesleği günümüzde tamamen klişelere kurban gitmiştir. Kız uçuyor havalarda siz hala yerde çekmeye uğraşıyorsunuz.