Sorusu Olan?

Search-Ara
FVP - Frequently Visited Pages
Wishlist
  • Bounce: How Champions are Made
    Bounce: How Champions are Made
  • My Father and Other Working Class Football Heroes
    My Father and Other Working Class Football Heroes
  • Just My Type: A Book About Fonts
    Just My Type: A Book About Fonts
  • A History of the World in 100 Objects
    A History of the World in 100 Objects

Entries in İletişim (2)

Salı
May172011

Futbolda Hedef İletişimi

 

Futbolda sezon sonu iyice yaklaşmışken yaz ayı boyunca medyada sıklıkla yer alacak yöneticilere kolaylık olması açısından kısa bir gerçekçi hedefler ve iletişim kılavuzu hazırlamak istedim. Lafı çok uzatmadan başlayayım;

1- Şampiyonluk; İstanbul'un üç büyük takımı, Trabzonspor ve Bursaspor'un sezona şampiyonluk hedefiyle başlayacaklar. Ama laf yerine icraata odaklanmak her zaman için kazandırır. Şampiyonluk hedefi söylenmez, şampiyonluk için çalışılır. (Bir örnek; Trabzonspor'un puan avantajını kaybetmesinde devre arasındaki açıklamaların hiç mi payı yok?)

2- Kümede kalma; Ligin iki yeni takımı Samsunspor ve Mersin İdman Yurdu'nu zorlu bir sezon bekliyor. Bu iki kulüpten en az bir tanesinin yöneticisi şu açıklamayı yapacak: "Çok iyi bir kadromuz var, kümede kalmayı değil ligi üst sıralarda bitirmeyi hedefliyoruz." Hatta bir kendini bilmez Avrupa Kupaları'nı bile hedef gösterebilir ki bunun yaşanmış örneği mevcut. Bucaspor ve Konyaspor yöneticilerine bu sezon yaşadıklarını sorun. Onlar size nasıl bir sezon geçirdiklerini anlatsın.

3- Orta sıralar; Bu kulüplerde yönetici veya teknik adamsınız ve bu durumdan sıkıldınız değil mi? Ama olduk olmadık yerlerde Bursaspor gibi şampiyonluk hedefliyoruz açıklaması yapmayın.(Bursaspor şampiyon olduğu sezon şampiyonluk hedeflemiyordu) Takımınıza bakın, iyilerse zamanı geldiğinde zaten cevap verir veya gerekli açıklamaları yaparsınız. Yapacağınız en ilgi çekici açıklama size bir sütun kazandırır gazete sayfasında ama o bir sütunun hayatınızın her bölümünde karşınıza çıkmasını ister misiniz? 

4- Transfer; Hayatın gerçekleri; Aldığınız her futbolcu iyi değil. Her alınan futbolcu gelip takımınızı yeniden yaratmayacak. İyi bir oyuncu izleme ekibiniz varsa, kendi çıkarlarına değil kulübün çıkarlarına göre hareket ediyorlarsa iyi futbolcular transfer edersiniz. Sağdan soldan duyumlarla, menajer sözleri ve kasetlerle oyuncu alıyorsanız büyük ihtimal kötü futbolcu transferleri yaparsınız. Dünyada genç ve yetenekli oyuncu sayısı hala çok fazla. Sadece gidip düzgün bir şekilde izlenmeyi ve raporlanmayı bekliyorlar.

5- Teknik Direktör; Öncelikle, daha sonra keşke söylemeseydim diyeceğiniz övgülerde bulunmayın. Sonuçta teknik direktör dediğimiz kişiyi bir noktada kovmayı aklınızdan geçireceksiniz. Belki de imzayı attığınız toplantıda söylediği akıl almaz şeyler nedeniyle pişman bile oldunuz.  Teknik direktörünüzü hak ettiği kadar koruyun daha fazla değil. Sonuçta teknik direktör kulübünüzün evladı veya sizin çocuğunuz değil. Bir not daha; Transfer konusunda her şeyi teknik direktöre bıraktık açıklaması sizi takımın başarısızlığında sorumsuz kılmaz. 

6- Avrupa'da başarı; Söylemesi bile heyecan verici değil mi? Ama söylemeyin. Daha gruptan çıkmadan UEFA Avrupa Ligi şampiyonu olacağız demenin kimseye bir faydası yok. Hatta finale gelene kadar söylemeyin. Yaşanan hayal kırıklığı anında ilk hatırlanan sizin Avrupa Ligi şampiyonu olacağız açıklamanız olacak. UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu yazmıyorum bile. Ciddiye alınmak istemiyorsanız buyrun söyleyin, gazeteler yazmaktan, televizyonlar tekrar tekrar döndürmekten keyif alır.

7- Hakemler; Bu biraz sezon içine dönük ama bu listede yeri olmalı. Hakemler hakkında yaptığınız her açıklama takımınıza ligde puan kazandırmıyor. Henüz böyle bir uygulamaya geçilmedi. (Aslında iyi fikir. Hakem eleştirisi puan durumu çıkartıp en az konuşan kulüp başkanına bir kupa verilebilir) Size bir haber daha; Futbol oynanmaya devam ettiği sürece hakemler hata yapmaya devam edecek. Tıpkı sizin yaptığınız gibi.

8- Transfer dedikodusu; Bu dedikoduların bir kısmının sizden, büyük bir kısmının menajerlerden, yadsınamayacak ölçüde bir kısmının ise medyanın anlık fikir yürütmelerinden çıktığını herkes biliyor. Gizlilik önemli elbette ama her paydaşa gizli veya her paydaşa açık bir transfer politikasıyla medyanın ve kamuoyunun saygısını kazanabilirsiniz. Bir de; resmi sitelerinizden sürekli yalanlama geçmeniz medyayı olduğu kadar sizi de kötü gösteriyor.

9- İyi futbol; Taraftara iyi futbol sözü vermek yöneticinin işi değil. Bu konuda konuşmadan icraatlarda bulunmak her zaman daha etkili bir çözüm. Hem takım ve teknik direktörün dengesini medya aracılığıyla bozmamış olursunuz.

10- Medya eğitimi; Bizim ülkede büyük bir kulübün başkanıysanız medya ile aranızı iyi tutmanız kolaydır ama bu mesajlarınızı iyi ilettiğiniz anlamına gelmez. İşin profesyonellerinden medya eğitimi alın, iyi bir medya danışmanınız olsun ve söyledikleriniz ile yaptıklarınızın uyumlu olmasına dikkat edin. 

 

Perşembe
Tem292010

Bir İletişim Felaketi

 

 

Ali Saydam, Ali Atıf Bir ve benzeri pek çok iletişim uzmanını şu anda yazdığım konuyu daha havalıi entelektüel veya polemik yüklü olarak yazabilirler elbette. Ama tüm bu zorluklara rağmen medya ile ilişkiler konusunda birkaç satır yazmak istiyorum.

Malum Türkiye Voleybol Federasyonu(TVF), A Milli Kadın Voleybol Takımı antrenörü Allesandro Chiappini'yle yolları ayırdı(Bir spor klişesi). Türkiye, Bulgaristan karşısında 2-0'dan 2-2'yi yakalamış son sette ciddi bir farkı bulmuş ama maçı kazanmaya 3 sayı kala, Bulgaristan süper bir geri dönüşe imza atmış ve maçı kazanmıştı. Bulgaristan finale çıktı, bizim kızlar üçüncülük maçı oynadı, onu da kazandılar.

Bu maçın ardından TVF sitesinde bir açıklama yayınlandı. Açıklamada Chiappini'nin istifa ettiğini belirten TVF yetkilileri, Başkan Ünal Karabıyık'ın elini masaya vurarak "Buraya kadar" dediğini yazmışlardı. İki satır istifa etti açıklaması birilerine yetmemiş ve toplantının gece 02.00'de yapıldığı ve başkanın bu teatral gösterisinin de bültende yer alması gerektiğini düşünmüş olsalar gerek.

Allesandro Chiappini bu olaydan bir gün sonra Trefl Sopot adında benim hiç bilmediğim(Voleybol'u takip etmem, pek çok blog yazarı gibi tek işim her sporu takip etmek olsa keşke) bir takıma antrenör olmuş ve yanında iki Milli Takım oyuncusunu da götürmüş. 

Bu olayın ardından nedir işin aslı sorusunu soran basın mensuplarına TVF Başkanı Karabıyık'ın cevabı şöyle olmuş. NTVSpor.net'ten aynen aktarıyorum:

Öte yandan bazı gazetelerde Chiappini'nin istifasını, "Bulgaristan yenilgisi sonrası bileti kesildi" şeklinde anlaşılabilecek ifadelerle verildiğini kaydeden Karabıyık, şöyle devam etti: "Alessandro ile ilgili karar tek bir maçın ardından alınmadı. 'Bulgaristan yenilgisi sonrası bileti kesildi' şeklindeki ifadeler gerçeği yansıtmıyor. Geçen yıl da Polonya'da 3-2 yenilmiştik. Neden o zaman yapmadık da, şimdi yaptık? Böyle kararlar tek bir anda alınmaz. Birikim gerektirir. Dünya Şampiyonası öncesi alınan böyle bir karar delilik gibi gözükebilir ama bu şekilde şampiyonaya gitmeyi de doğru bulmadık." 

Bir gün önce efektli basın açıklaması yazmayı görev bilen TVF Başkanı, bir gün sonra sanki açıklamayı gazeteciler yazmış gibi açıklama yapıyor. Neresinden tutsanız elinizde kalan bir olay. Voleybolun paydaşlarına otorite göstermeye(hava atmaya) çalışırken bir anda işler tersine nasıl dönerin en güzel örneği. O haber siteden kaldırıldı kısa süre sonra ve tarih elbette TVF Başkanı'nın son açıklamasını yazar ama işin doğrusu burada bulunsun.

Bu haberi aktaran Dağhan Irak'a teşekkürlerimi eder, ahkamı burada kesmeyi görev bilirim.(Eylemlerim devam edecek)

Dipnot: Medyanın bu olayı takip etmemesi de, takip edenlerin ise voleybolcuların transferine takılmasını anlamıyorum. Haber önlerinde ama kullanan yok. Ne çıkarınız var ki Erol Ünal Karabıyık'tan. Mahmut Özgener, Guus Hiddink aynı olayı yaşasa ortalık istifa çağrısından geçilmez, her gün 10 köşe yazarı bu konuyu yazardı